Tepkiler özetle şöyle:
‘Gurur vesilesi’
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan: 20 yıl içerisinde 15 seçim yapıldı. Halkımızdan başka referansımız olmadı. Erdoğan ile Türkiye’nin kaderi adeta özdeşleşti. Erdoğan onlar için bir risk, mevcut müesses nizam için bir problem. Onlar diyecek Türkiye yapacak, buna alışmışlar. 14 Mayıs’ın tarihi hatırasıyla diyoruz ki “Yeter… Söz de karar da milletin.” The Economist’in bizi sevmemesi bizim için gurur vesilesi. “Erdoğan olmasın da ne olursa olsun” anlayışı içeride nasıl varsa, dışarıda da var. Ne demek diktatörlüğe yürüyormuşuz? Eğer böyle olsa seçim mi olur? Diktatörlüğü bırakın, tam tersine milletle yürüyen bir yol var.
‘Yine yanılacaklar’
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın: Cumhurbaşkanımız küresel düzene bir ayna tutuyor. Küresel düzenin sahipleri aynada gördükleri suretten rahatsız olup kendilerini düzeltmeye çalışmak yerine aynayı tutan kişiye taş atmayı tercih ediyor. Bunun son örneğini de The Economist dergisi. Seçimlere giderken demokratik ilkeler çerçevesinde vatandaşların sandığa gidip oy kullandığı bir demokrasi düzenine dahi müdahale edercesine, seçmenin oy tercihini ve hür iradesini etkilemeye çalışırcasına Türkiye’de yeni bir diktatörlüğün kurulduğu, seçimlerin mutlaka gene tırnak içinde Erdoğan’ın lehine sonuçlanacağı çünkü Erdoğan’ın veya iktidarın bu seçimlere müdahale edeceği gibi birtakım yalan, yanlış iftira haberleri yaymaya başladılar. Tabii bu yeni değil biz alıştık. Her seçim döneminde bunu yaptılar. Yine yanılacaklar. Geçmişte yanıldıkları gibi.
‘Hedefleri Cumhur’
MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir: The Economist isimli dergi, İngiltere gibi halihazırda monarşi ile yönetilen bir ülkede faaliyet yürüttüğüne bakmaksızın, hürriyet ve demokrasisini kendi iradesiyle kazanmış Türk milletine dil uzatamaz. Tarihimizin hiçbir döneminde içimizden diktatör çıkmamıştır. Önce Washington Post, ardından da The Economist. Hepsinin hedefi Cumhur İttifakı ve Sayın Cumhurbaşkanımız. Bu durum doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.