İYİ Parti önderi Akşener, “Sayıştay’a her zamanki yakışıksız şekliyle ayar verdi. ‘Açık aramayın’ dedi. Yani işinizi yapmayın dedi. Hayırdır Bay kriz neden bu kadar korktun? Sayıştay’ın raporları esasen yolsuzluk ansiklopedisi üzere. Hiç kendini yorma zira devlet unutmaz” diye konuştu.
İYİ Parti Genel Lideri Meral Akşener, partisinin TBMM’deki küme toplantısında konuştu.
Akşener, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin, “Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar. Çarklar dönüyor” sözüne sert reaksiyon gösterdi: “Böyle bir rezalet olabilir mi? Utanmadan dalga mı geçiyorsunuz? Siz nesiniz o vakit bostan korkuluğu mu?” diye sordu.
Akşener’in konuşmasından satır başları:
*Bir hükümetin düzgün yahut kötü olduğunu anlamak için hükümetten hedef nedir bunu düşünmek gerekir. Hükümetin 2 amacı vardır. Biri milletin korunması ikincisi milletin refahını temin etmek. Bu iki şeyi temin eden hükümet güzel, edemeyen üzücüdür.
*1923’de yapılan bu tespitteki hakikate bugünlerde tüm çarpıcılığı ile şahit oluyoruz. Bay Kriz ve harika iktisat idaresi sayesinde artık her yeni güne yeni bir artırım haberiyle uyanıyoruz.
*Artık artırımla yatıyor, artırımla kalkıyoruz. 2 bin 500 lira reva görülen emeklilerimiz, halk ekmek kuyruklarında sıra bekliyor. Akşam konutta ne pişireceğini bilemeyen anneler, meskenine et, süt, yağ, hatta çocuğuna bez bile alamadığı feryat ediyor.
*Saray şürekasına nazaran her şey yolunda. Milletimiz yoksullukla boğuşurken 5, 10 maaşlı saray danışmanlarının keyifleri her zamanki üzere yerinde.
“BÖYLE BİR REZALET OLABİLİR Mİ?”
*Ülkede enflasyon makyajlı haliyle bile yüzde 73.5 olarak açıklanırken beceriksizliğiyle göz kamaştıran Nebati bakan çıkıp ‘Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonla büyümeyi tercih etti. Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kar ediyor’ diyor. Bu türlü bir rezalet olabilir mi? Utanmadan dalga mı geçiyorsunuz? Bu ne demek? Dar gelirlileri vatandaştan saymayan bir umursamazlık olabilir mi? Siz bostan korkuluğu musunuz? Yazıklar olsun.
TÜİK’E SERT ELEŞTİRİ
*Neymiş enflasyon düşüşe girmiş. ÜFE üç hanede. Tırmanış devam ederken, TÜİK tez vakitte bu arkadaşın yardımına koşacak. TÜFE ve ÜFE oranlarından sorumlu daire liderini misyondan aldılar. 20 bölge müdürünü değiştirdiler.
*TÜİK, domatesin, patatesin, kiranın ne kadardan hesaplandığını açıklamayacakmış. AB’den bu türlü bir talep gelmiyormuş.
*TÜİK inandırıcılığını geri kazanmak için daha şeffaf olmak yerine kendisini bu ülkenin vatandaşına karşı değil, Sayın Erdoğan’a karşı sorumlu hissediyor. Tayyip Bey’i Üzmeyen İstatistik Kurumu olduğunu itiraf ediyor” diye konuştu.
*Açıkladığınız sayılar emekçinin, memurun, emeklinin maaşlarını belirliyor. Gelin iki cihanınızı karartmayın. Gelin bu milletin ahını daha fazla almayın. Ya misyonunuzu layığıyla yapın ya da o vazifelerden onurunuzla ayrılın.
CUMHURBAŞKANI’NA DANIŞTAY VE SAYIŞTAY TEPKİSİ
*Geçtiğimiz Mayıs ayında Danıştay ve Sayıştay’ın yıl dönümüydü. Her iki yargı kurumumuzda kadim devlet geleneğimizden damıttığımız esaslı devlet kurumlarımızdır.
*Sayın Erdoğan’ın en sevmediği kurumlarımızdır. Kendisi adeta devletimize, milletimize ve tarihimize ilişkin ne varsa yıkmaktan, bozmaktan ve yozlaştırmaktan sorumludur. Aksini yapamadığı her şeye ve herkese de uyuz olur.
*Nitekim iki kurumumuzun yıl dönümü merasimlerinde yaptığı konuşmalarda her zamanki üzere yeniden bu ülkenin cumhurbaşkanını değil de adeta devlete karşı uğraş eden bir fanatiği gördük.
*Sayıştay’a çıktı ve her zamanki yakışıksız usulüyle ayar verdi. ‘Açık aramayın’ dedi. Yani işinizi yapmayın dedi. Hayırdır Bay kriz neden bu kadar korktun? Sayıştay’ın raporları zati yolsuzluk ansiklopedisi üzere. Hiç kendini yorma zira devlet unutmaz.
*Danıştay’a da hem sopa gösterdi hem de hukuk dersi verdi. Neymiş vesayete koltuk değnekliği yapan bilinmeyen, açık örgütlerin art bahçesi haline dönüşen bir yargı millet ismine karar veremezmiş.
“HAYIRDIR SAYIN ERDOĞAN”
*Peki Danıştay’ın vazifesi ne? Hayırdır Sayın Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanlığı kararıyla feshedilemeyeceğini duymak çok mu zoruna gitti? Cübbesine düğme dikemediğin faziletli ve ahlaklı savcıların olmasına çok mu bozuldun?
*İlk seçimde yetkiyi alıp Türkiye’yi içine soktuğun bu kurumsallaşma çukurundan önce Allah çekip biz çıkaracağız. Sende oturup muhalefet sıralarından memleket nasıl yönetilir kıskançlıkla izleyeceksin.
*Döktüğü betonun yanına peyzaj olarak 3-5 fidan dikmeyi çevrecilik zanneden betonarme çapsızlık bizlerin gönlünde yara açıyor. Cennet tabiatımıza edilen ihanet değişmiyor. Marmaris Ulusal Parkı içerisinde bulunan Kızılbük Koyu’nda büyük bir tabiat katliamı yapılıyor.
*Rantiyeler yeniden iş başında. Buradan kağıt üzerinde Etraf, Şehircilik ve İklim Bakanı olarak geçen, gerçekte ise etrafımızın, kentlerimizin tarumarına sessiz kalan Murat Kurum’a ve Muğla Valiliği’ne sormak istiyorum.
*ÇED raporu gerekli değildir raporunu hangi maksada, hangi çıkar sahibinin gayesine ve hangi beklentiye nazaran verdiniz? Neyin karşılığında göz yumuyorsunuz?
ÇÜRÜK-SÜRTÜK TARTIŞMASI
*Bir sandıklık siyasi ömürleri kalanların acınası çırpınışlarına, kaçınılmaz sonlarını görenlerin hezeyanlarına, koltuğunu korumak için tüm kıymetlerini kaybedenlerin hakaretlerine maruz kaldığımız bir haftayı daha geride bıraktık.
*Artık pis lisanlarını, öfkelerini, nefretlerini açık etmekten çekinmiyorlar. Millete hesap vereceğine hesap soran, hak yiyeni savunan kirli bir zihniyet ile karşı karşıyayız.
*Sayın Erdoğan ve arkadaşları sayesinde bugün sanki ne olduk diye uyanıyoruz. Bugün sanki hangi hakarete maruz kaldık diye meraklanıyoruz.
*Tarihin her periyodunda aziz olan büyük Türk milleti, AK Parti iktidarı nezdinde bir gün hain, bir gün terörist oluyor, bir gün nankör oluyor, bir gün vicdansız oluyor, bir gün cibiliyetsiz oluyor.
*Geçtiğimiz hafta da hiç utanmadan, sıkılmadan, zerre duraksamadan bu aziz millete ‘çürük ve sürtük’ dendi. Bu hakareti denize dökülüşünü unutamayan bir Yunanlı etmedi. Yazıklar olsun.
*Sen bu ülkenin cumhurbaşkanı seçildiğinde bir yemin ettin. Bu yemini namusun ve gururun üzerine ettin. Hani senin nerede yeminin? Hani nerede milletin huzuru ve refahı?
*Nerede adalet? Nerede Atatürk Unsur ve İnkılapları? Sen yeminini bozdun sayın Erdoğan. Kibrinin esiri olup, hakikate kör olurken bozdun. İktidar sarhoşu olup, Meclisimizi vesayetin altına alırken bozdun. Milletin hazinesini yandaşlarına peşkeş çekerken bozdun.
*Şimdi senin istediğin üzere yaşamıyor, konuşmuyor diye demokrasiyi, adaleti savunuyor diye seni beğenmiyor, istemiyor, oy vermeyi de düşünmüyor diye milletimize hakaret ederek bozdun.
*Sen kendi egonu ‘hak ettikleri teşhisi koydum’ diye şişirmeye devam et. Sen bu hakareti yalnızca ‘gezici’ diye yaftaladıklarına ettiğini sanmaya devam et. Ben seni acı gerçekle yüzleştireceğim.
“HİÇ MERAK ETME SANA ASIL DERSİ MİLLET VERECEK”
*Gezi başlangıcından şahsen senin elinle rayından çıkarttığın kadar geçen süreçte, sağcısından solcusuna, muhafazakarından sekülerine, yaşlısından gencine herkesin istibdat rejimine karşı sergilediği bir ruh, bir duruş, bir direniştir. Bu işi tetikleyen ise şahsen ‘iki ayyaş’ söylemidir. O gençler ‘yeter artık’ dediler.
*Sen bunu görmedikçe, oraya katılan bayanlara, erkeklere bu hakaretleri ettikçe çok daha derine batıyorsun sayın Erdoğan. Ne yaparsan yap bu ruhu yenemezsin.
*Ne kadar sayıp sövsen de işte en sonunda bu türlü mağlup olursun. Hiç merak etme sana asıl dersi bu aziz millet sandıkta verecek.