Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
“MUHALEFET YÜZDE 10 BARAJIYLA SEÇİME GİTMEYİ TERCİH EDİYOR”
Muhalefetten gelen erken seçim açıklamasına ilişkin Uçum, “Asıl soru şu; muhalefet 6 Nisan’dan sonra yapılabilecek seçime destek vermeyeceğini ifade etti. Değiştirilen seçim kanununda ne var? Yüzde 10 barajı yüzde 7’ye indirilmiş. Muhalefet yüzde 10 barajıyla seçime gitmeyi tercih ediyor. Yıllardan beri barajın indirilmesini herkes savundu. Sonuçta bunun ilke olarak bir anlamı yok mu? Sadece iki ittifak mı seçime girecek? Başka bir sürü parti var. Demokratik siyasi katılıma böyle bakılır mı? Sadece Meclis’te olmak seçime katılmak için yeterliydi, artık o da kaldırılıyor. Muhalefetin burada 6 Nisan’dan önce seçim yapalım, yapmayalım demesi, yeni seçim kanunun devreye girmesinin istenmesi bana demokrasiyle ilgili pozitif yaklaşımlarının olmadığını gösteriyor. Benim değerlendirmem budur. Değiştirilen kanunlar, demokratik hakların önüne açıan kanunlardır. Buna karşı çıkmak bence antidemokratik yaklaşımdır.” ifadelerini kullandı.
“CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİM KANUNU UYGULANIR”
Hükümetten gelen ‘seçim tarihinin öne çekilebilir’ açıklamalarına da değinen Mehmet Uçum, “Seçimlerin yenilenmesi kararını Meclis alabilir veya Cumhurbaşkanı karar da verebilir. Seçimlerin tarihine ilişkin bir güncelleme olacaksa bu kararı Cumhurbaşkanı alacaktır. Bu kararın 48 saat içinde yayımlanması gerekiyor. 60 günden sonraki ilk Pazar günü seçim yapılacak. Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu sonradan çıkan kanundur. Sonradan çıkan kanun, Milletvekili Seçim Kanunu’nun o hükmünü örtük olarak ilga etmiştir. Burada uygulanacak kanunun Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu’nun olduğuna şüphe yoktur. Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu sonraki kanun olduğu için bu uygulanacaktır. Burada bir tereddüt yok. Cumhurbaşkanı karar verdiği tarihinden itibaren 60 gün sayılacak. 60 günü izleyen ilk Pazar günü seçime gidilir. Cumhurbaşkanı karar verdikten sonra en erken 60, en geç 66 gün içinde seçime gidilecektir.” diye konuştu.
“YENİ SİSTEME GÖRE CUMHURBAŞKANI 1. DÖNEMİNDEDİR”
Mehmet Uçum, Cumhurbaşkanın görev süresine ilişkin muhalefetten gelen açıklamalara da değindi. Uçum, “Hem Cumhurbaşkanı hem Meclis birlikte seçime gider. Buna birlikte seçimlerin yapılması demektir siyaset hukukunda. Fesih o kararı veren ifadenin varlığına etki yapmaz. Burada gerek Meclis, gerek Cumhurbaşkanlığı kararını verince kendi varlıklarına birlikte son veriyorlar. Buna birlikte son verme deniyor siyaset hukuku açısından. Sistem diyor ki, bir Cumhurbaşkanı iki kez seçilebilir diyor. Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan 2014’de Cumhurbaşkanı seçildi, bir de 2018’de seçildi. O zamana birinci dönem, bu zamana ikinci dönem deniyor. Cumhurbaşkanı iki kere seçilebilir Anayasa’nın 100. maddesi Meclis’te sıfırdan aynen kabul edildi. Yürürlükten kalkan 101. maddedeki ifade 30 Nisan 2018’de zaten yürürlükten kalktı. Yeni 101. madde yürürlüğe girdi. Eski ifadeye göre değerlendirme yapma imkanı yok. Anayasa’ya göre 101. maddenin de içinde olduğu bazı maddeler seçim takviminin başladığı gün itibariyle yürürlüğe girer. 101. madde yürürlüğe girdiği için ondan sonra seçim yapıldı. Dolayısıyla yeni sisteme göre Cumhurbaşkanı 1. dönemindedir. Kamu hukuku statüsü de niteliksel olarak değişti. Aday göstermekte, yetkililerde çok farklılıklar var. Önceden Cumhurbaşkanı sorumsuzdu, şimdi sorumlulukları var. Kamu hukuku statüsü de değişti. Sayın Cumhurbaşkanı aday olduktan sonra bu tartışma kendiliğinden sona erecektir. İstifa etme zorunluluğu kamu görevinde bulunanlarla ilgili. Sisteme göre bakan yardımcılarının istifa etmeleri gerekir. Ama bakanlar istifa etmeden aday olabilirler. Tam bir kamu görevlisi statüsünde değillerdir.” dedi.
“400’DEN FAZLA OYLA KABUL EDİLEBİLECEĞİ ŞEKİLDE ÖNGÖRÜM VAR”
Başörtürüsü düzenlemesine ilişkin ise Uçum, “Muhalefet partilerinin prensip olarak genel mutabakat olduğu söylendi. İlkesel olarak konu şudur; bu kadının kişiliğinin korunması ile alakalıdır. Türkiye’de muhafazakar düşünce yapısına sahip olduğu için erkek hakimle sorun çıkmamıştır; ama başörtüsü takmak istediği için hakim ve avukat olamayacağı sonucu çıkmıştır. Bu kadının kişiliğinin korunmasıyla alakalı bir düzenlemedir. O yüzden son derece önemsiyorum. Sayın Kılıçdaroğlu kanun dedi, sayın Cumhurbaşkanımız anayasa dedi. Önemli olan nokta şu, 400’den fazla milletvekiliyle kabul edilmesidir. İki tane ölçü koyuyorum. Özellikle sayın Kılıçdaroğlu bu konuda samimiyse anayasa seviyesinde bir çözümün olmasından da yana olacaktır. Önümüzde seçimlere yönelik destek, güç arayışı ise orada bir test sözkonusu olacaktır. Ben gördüğüm kadarıyla burada bir samimiyet var herhalde. Eğer 360-400 arası olursa üç sandık kurulur. Ben bu görüşmelerden sonra 400’den fazla oyla kabul edilebileceği şekilde öngörüm var. Bir hak ve özgürlük anayasada mı yer alsın; yoksa yasada mı yer alsın, tabii ki referandum yapılabilir. Çünkü o özgürlük yasaklanmıyor. Bir şeyi yasaklamak istersen, bunu referanduma götürümezsin. Önemli olan bu teklifin sorunun çözümüne yönelik içerikte olmasıdır. Teklifin esasının sorunu çözecek esasında olmasıdır. Burada amaç sorun çözmekse hangi teklifte mutabakat sağlanırsa o teklif üzerinden anaysaa değişikliği yapılması son derece makul olur. Ben 400’ün üzerinde bir oyla kabul edileceği öngörüye sahibim. Ben halen partilerin hak ve özgürlük konusunda, kadın özgürlük alanlarının genişletilmesi konusunda hepsinin samimi tutuma sahip olduğu şeklinde bir yaklaşım içerisindeyim. Birlikte çözüm iradesini ortaya koyarlarsa bence hepsi kazanır. Aile düzenlemesi 360 ile 400 arasında kabul edilirse mecburen referanduma gidecektir. 360’ın altında kalırsa zaten referanduma gidecek bir kabul olmayacaktır.” ifadelerini kullandı.
HDP’NİN KAPATILMASI DAVASI
HDP’nin kapatılması davası ve hazine yardımının bloke edilmesine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Mehmet Uçum, “Anayasa Mahkemesi’nin takdirine bağlı. Bildiğim kadarıyla yarın sözlü beyanları olacak. AYM’de ek süre verebiliyor. O takvimi başkan belirliyor. Başkan seçimlerden önce bitmesini isterse, yeterli zaman var. AYM Başkanlığı seçimi var. Bu da 25 Ocak’a kadar tamamlanması gereken bir şey. Zühdü Bey’in ikinci Başkan seçildiği tarih 25 Ocak. 25 Ocak’tan önce bir seçim sözkonusu olacak. Yeni başkanın süre açısından yeterli zamanının olduğunu düşünüyorum. Zühdü Bey’in hukuken aday ollmasının önünde bir engel yok. İsterse seçimden önce kapatma kararı konusunda genel kurulu toplayabilir. Bu konuyu gündeme getiren hukukçuların bütün bilgileri doğru vermesi lazım. Anayasa’nın 149. maddesi genel kurullar ve daireler salt çoğunlukla karar verir, diyor. AYM Kanunu’nun 65. maddesi de aynı şekilde diyor. Nitelikli çoğunluk nihai kararlarla ilgilidir. Burada karar nisabı salt çoğunluktur. AYM sonuçta bu talebi uygun gördüğü için kararı vermiş. 30 gün sonra yeniden değerlendirecek. Tedbir alınmasını isabetli buluyorum. Kamu zararı oluşacaktı, böyle bir tedbir alınması bence eleştirilebilecek bir şey değil. Yargı kararları üzerinden siyaset süreçlerinin analiz edilmesi tabii ki yapılabilir; ancak siyasetin yükünü sakın ola yargının üzerine yüklemeyelim. Zühdü Aslan’ı yaklaşık 4 sene önce bir arkadaşımla makamında nezaket ziyaret etmiştim. 4 senedir kendisini hiç görmedim. Yürütme diyelim ki AYM’nin kapatma davasıyla ilgili sürece müdahil olmak istiyorsa bizim hukuk sistemimizde imkan var. Yürütme istese AYM’ye bir dilekçeyle başvurur. Bütçeyi Meclis yapıyor, yürütmeye veriyor. Davaya müdahil olabilir. Yürütmenin böyle bir hukuki imkanı varken niye başka türlü, yemekte görüşme yapılsın. Yürütme sonuçta AYM davalarına müdahil olduğu için bu tür işlere tevessül etmez. 540 milyon lira para, tedbir kararı alınmasıydı kasaya girecekti. AYM’nin böyle bir tedbiri alması hukuka uygundur diyorum. 30 gün sonra verilecek savunmalardan sonra ölçüyü aşan tedbir olursa zaten kaldıracak.
“MECLİS UZUN SÜRE TERÖR VESAYETİ ALTINDA SİYASETE KATLANAMAZ”
Kapatma olur ya da olmaz. HDP terör vesayetinde altındaki bir partidir, net söylüyorum. Bu ülkenin Meclis’i uzun süre terör vesayeti altında yapılan siyasete katlanamaz. Böyle bir kapatma davası açıldı. AYM normlara göre değerlendirme yaparsa kapatma davası beklenebilir bir şeydir. Terör örgütüyle sıkı ilişki içinde olduğunu iddia edilen bir parti. İspanya’da Batasuna, terör örgütünü kınamadı diye kapatıldı. Dosya içeriğinde birçok belgenin olduğu söyleniyor. Başsavcılıktan belge istendiği söyleniyor. Böyle bakılırsa Anayasa hukukuna ve siyasi partiler kanuna göre bakıldığında kapatılması beklenen bir durumdur.” şekinde konuştu.
6’LI MASANIN SİSTEM ÖNERİSİ
6’lı masadan gelen sistem önerisini de değerlendiren Mehmet Uçum, “Anayasa’nın 8. maddesi diğer ilgili hükümler yürütme görev ve yetkisini Cumhurbaşkanı’na verir. ‘Siz bizim Cumhurbaşkanı adayımıza oy verin, seçilsin ama görev ve yetkilerini kullanmasın ya da önemsiz yetkilerini kullansın’ demek Anayasa’nın ihlal edileceğinin ihlalidir. Seçilmiş bir iradeyi etkisiz kılmak, görev ve yetkilerinin kullanmasının önüne geçmek, sınırlamak, hangi yol ve yöntemlerle olursa olsun darbedir. İster askeri yöntemlerle ister yargı ve emniyet eliyle olsun. Siz seçilmiş iradenin görev ve yetkilerini kullandırtmayacağım derseniz, imza yetkisine sahip başkanlar, genel başkanlar olarak derseniz bu bir sivil darbe hazırlığıdır. Oligarşi bir avuç insanın eline siyasi gücü vermektir. Burada da siyasi oligarşik vesayet üretilmeye çalışıyor. Anayasa’da devredemeyeceği yetkiler var Cumhurbaşkanının. Burada bir proje geliştiriliyor. Oyunun kuralları böyle diyorlar. Sizin koyduğunuz kurallar mı, Anayasa kuralları mı? Siz Anayasa’yı ihlal edeceğinizi itiraf ediyorsunuz. Bunu da seçilen cumhurbaşkanına görev ve yetkilerini yaptırmayacağınızı söylüyorsunuz. Bu demokrasiye karşı, antidemokratik yaklaşımdır. Siyasi vesayet anlayışıdır. Bu sivil darbe olarak nitelendirilir, net. Bu anayasa ihlalinin itirafı ve darbe hazırlığı itirafıdır.” ifadelerini kullandı.